Yurtdışında eğitim fırsatlarını araştıran ve bunlardan faydalanmak isteyen pek çok yüksek eğitim sahibi arkadaşımız, herkesin aşina olduğu ve problem olarak gördüğü ‘beyin göçü’ konusunda bir ikilem yaşar. Kişilerin gerekçelerine bakılmaksızın, yurtdışında eğitim ve/veya kariyer hedeflerken, kimi zaman çevremizden gelen şiddetli bir amplifikasyonla beraber, yurtdışında geçirilen zamanın ‘vatana ve millete yeterince hizmet etmek anlamına gelmediği’ algısına/hissine kapılırız, yada bu konuda zan altında bırakılırız.
Türkiye’de ateşini hiç kaybetmeyen ‘beyin göçü’ sorunu, genellikle partizan mücadelelerin gayet işe yarar bir aygıtı olarak sıklıkla dile getirilmektedir; fakat amaç herhangi bir konu hakkında berrak ve ayrıntılı bir bilgi almak olmadığı için, yurtdışında eğitime niyetlenen öğrenciler bile bazen bu ateşli tartışmalara hedef olabilmekte, zaman zaman vatandaşların sizin için ödediği vergiler yada vatanseverliğin temel prensipleri sizlere yeri geldiğinde hatırlatılabilmektedir. Yurtdışındaki kariyeri sayesinde ülkemize nobel kazandıran bir kimseyi duyduğumuzda, yada ünlü bir araştırma merkezinin Türk direktörü hakkında haber okuduğumuzda, kimsenin aklına bu vergiler gelmez.
Sizlerle yaptığımız konferanslarda, söyleşilerde, yazılan yazılarda zaman zaman belirttiğimiz üzere; kariyer tercihi aslında tamamen kişiseldir ve kişinin kendi gelişiminin önemli bir parçasını oluşturur. Bir kişi eğer isterse sadece daha iyi maddi kazanca sahip olmak için, sadece yaşadığı koşullardan hoşlanmadığı için, sadece daha iyi araştırma/eğitim imkanlarına kavuşmak için, yada sadece vatanına daha iyi hizmet verebilmek için yurtdışı tercihini kullanabilir. Bu tercihlerin birinin diğerine tercihi vatan hainliği değildir; aslında herkesin zannettiğinin aksine beyin göçü de değildir. Gelin birkaç maddede beyin göçü argümanının aslında çok da geçerli olmadığını masaya yatıralım:
1- Kariyer tercihi bireysel bir tercihtir. Elbette yakınlarınızla bu konuyu tartışacak ve irdeleyeceksiniz; ama başka kimseyi ikna etmek zorunda değilsiniz.
2- Kişinin amacı vatanına/milletine hizmet etmekse, bunun için yurt içinde kalması gerekmez.
3- Yurtdışında başarılı bir şekilde çalışan Türk vatandaşları, dünyaya Türkiye’yi tanıtan ilk hat özelliğine sahiptirler. Uluslararası reklam tanıtımlarına vergilerinden milyonlar harcanan Türk milleti, kendini geliştirip üstüne bedava memleket reklamı yapanları sakıncalı görmemelidir.
4- ‘Gidip de yabancılara mı hizmet edeceksin?’ söylemi kişinin farkında olmadığı bir ırkçılık ve zenofobi düzeyine sahiptir ve vatana ve millete faydalı olduğu söylenemez. Aynı kişilerin Türkiyede okuyan yabancı öğrencilere de benzer bir karşıtlık içerisinde olduğunu görebilirsiniz
5- Türkiye’nin pek çok branşta eğitim ve kariyer koşulları ortalamanın üstündedir (o yüzden binlerce yabancı öğrenci ve profesyonele ev sahipliği yapıyoruz); ancak belli başlı noktalarda Türk eğitiminin sıkıntılı yanları yurtdışında eğitim/kariyer yapılarak giderilebilir.
6- Türkiye’nin beyin göçünden ziyade çekinmesi gereken konu ‘gönül göçü’dür.
Değerli arkadaşlar,
Tıp fakültesi öğrencileri ve tıp profesyonelleri olarak; genel geçer ve ana akım konu başlıklarını ezberleyerek hayatımıza klişelerle yön veremeyiz. Bu algı arresti, ders çalışmamızdan önemli hayat tercihlerine kadar her alanda hatalı hamleler yapmamıza neden oluyor. Tüm tıp fakültesi öğrencileri ve yüksek eğitim sahibi Türk vatandaşları, en azından bir alternatif olarak yurtdışı eğitim/kariyer imkanlarını herhangi bir iç gerginliğe sahip olmadan düşünmek mecburiyetindedir.
Dr Mahmut Akgül