Nis 072017
 

 

ABD’de uzmanlık eğitimi başvuruları ve tıp lisansı elde etmenin mutlak gereksinimlerinden biri, çoğu tıp fakültesi öğrencisinin hakkında çok az şey bildiği Step 2 Clinical Skills sınavıdır. Uzun cümlelerle sizi bunaltmamak için, bilinmesi gerekenlerden maddeler halinde bahsedelim.

Sınav sadece ABD’de yapılır ve eğer son birkaç ayda ücreti artırılmadıysa, sınav ücreti 1500 doların biraz üzerindedir. Sınav ABD’de Atlanta, Los Angeles, Philadelphia, Chicago, ve Houston’da yapılır. Konaklama ve seyahat ücretleri adaya aittir. Doktor önlüğü ve stetoskop da temin etmeniz gerekmektedir.

Genel Bilgi: toplam 12 hastadan oluşan, her hastaya toplamda 25 dakika ayırılan ve doktorun hastayla iletişimi, tıbbi bilgi seviyesi ve bunu efektif bir şekilde transfer edebilmesi, ve elbette konuşma İngilizce yeterliliğinin denetlendiği sınavdır. 15 dakika hasta işe tanışma, anamnez alma, fizik muayene, ve hasta vizitini özetleme ile geçer, ardından 10 dakika bilgisayar ortamına hasta ile görüşmenin, tahmini 3 ayırıcı tanının ve bunların nedenlerinin, ayrıca tanıya ulaşılacak yardımcı testlerin bulunduğu bir hasta notu yazılır.

Aslında 10 hasta üzerinden performansınız ölçülse de, 2 bonus hasta eklenerek 12 hasta olur. Bu 2 bonus hasta, ciddi derecede zor vakalar olabilir. (Ben hala kendi sınavımda bir hastamın tanısının ne olduğunu bilmiyorum)

Bilgi seviyesi olarak aşırı zorlayıcı bir içeriği olmayan bu sınav, tıp fakültesine ilgili bir şekilde devam eden her öğrencinin çok zorlanmayacağı çok temel sağlık problemlerini konu alır. Hasta rolü yapan profesyonel sanatçılar, hipertansiyondan pulmoner emboliye, yeni kanser tanısı şüphesinden viral bronşiolite kadar değişen bir yelpazede fakat her hekimin bilmesi ve tanı koyabilmesi gereken hastalıklara sahip insanlar olarak rol yaparlar.

Sınav, kapalı bir hasta odasının üzerinde hastanın çok kısa bazı belli başlı bilgilerinin bulunduğu bir notu okumanızla başlar ve bu andan itibaren yaptığınız her şey performansınız olarak kabul edilir. Kapı çalışınız, güler yüzünüz, hastaya kendinizi tanıtışınız, muayene öncesinde ve sonrasında elinizi yıkamanız, hedefe yönelik öykü alımı ve fizik muayene, muayene sonrası hastaya hangi hastalığı düşündüğünüz ve elbette İngilizce yeterliliğiniz değerlendirilir. Hasta yanında 15 dakika sonrasında oda dışında bir bilgisayar üzerine bu vizitin ayrıntıları aktarılır.

ABD dışında mezun olan hekimlerin en çok zorlandığı alanlar İngilizce ve hasta notudur. İngilizce konusunda zorlanma malumunuz; hasta notunun zorluğu temelde hastadan alınan bilginin efektif ve en önemlisi hızlı bir şekilde aktarılmasıdır. Her hastaya en fazla 3 ayırıcı tanının nedenleriyle verilmesi istenir ve bu 10 dakika içerisinde kolay bir şey değildir.

Sınavda sizden mükemmel yapmanız beklenmiyor. Resmî belirli bir eşik bulunmamakla birlikte, sınavın tüm hastalarının mükemmel performansla geçilmesini %100 kabul edersek, %70 performansın yeterli görüldüğü bu işin uzmanları tarafından belirtilmekte.

Sınava hazırlık için belli başlı çok çeşitli tavsiyeler var. Herkesin ortak noktada buluştuğu kaynak First Aid adı verilen ünlü hazırlık kitabının sonunda yer alan yaklaşık 50 – 60 büyük vakayı çok ayrıntılı bir şekilde işlediği kısım. Bu kısım, özellikle sınava yakın tarihlerde girecek adayların ortak çalışmasıyla çok iyi bir şekilde çalışıldığında, İngilizce yeterliliğinde ciddi problem bulunmayan yada ciddi bir aksilik yaşamayan adaylar sınavı rahatlıkla ilk denemelerinde geçiyorlar.

Benim bu işi iyi bilenlerden öğrendiğim ve sınav öncesi kullandığım taktik şöyleydi: First aidin bahsettiğim kısmı çalışılırken birlikte hazırlanan adaylardan biri hasta rolü, diğeri hekim rolünü üstlenir. Önce vakanın kendisi bir 20 dk sessizce okunur; sonra birlikte sınavın pratiği yapılır. Pratiği yaparken zaman tutun ama ilk etapta çok önemsemeyin. Zamanla hızlanacaksınız.

Her vaka bu şekilde birkaç kere yapıldığında, sınavın aslında bir “sahne performansının” denendiği bir platform olduğunu göreceksiniz.

 

Dr. Mahmut Akgül

Mar 102017
 

Tıp profesyonellerinin istisnasız tamamı, eğer tıbbi gelişmeleri yakından ve zaman kaybetmeden kaynağından takip etmek istiyorlarsa, İngilizce öğrenmek zorundadır. Dünyanın en kapsamlı tıbbi literatür arama motoru PubMED içerisinde bulunan yayınların 1965 yılında %52si İngilizceyken, 2005 yılına gelindiğinde bu oran %90 oldu. Aynı hızla büyüme devam ederse, 2030 yılında pubMED’de yayınlanan bilimsel makalelerin %97si İngilizce olacak. (verilerin bulunduğu araştırma için: https://www.researchgate.net/…/28253630_fig1_Figure-1-Compa…)

Tıp profesyonelleri arasında nadir birkaç talihli dışında İngilizcesi yeterli düzeyde olan arkadaşımız yok denecek kadar az. Benim herhangi bir araştırmaya dayanmadan kendi gözlemlerime dayanarak tahmin ettiğim yeterlilik düzeyi şu: Türkiye’deki tıp profesyonelleri içerisinde,

Seri bir şekilde zorlanmadan tıbbi kaynak okuyabilen meslektaşımız %15i geçmiyor diye tahmin ediyorum.

Görsel ve işitsel medyayı zorlanmadan takip edecek derecede İngilizcesi olan meslektaşımız %10un çok daha altındadır.

Son olarak, Akıcı ve anlaşılır bir şekilde İngilizce konuşan meslektaşımız %1in altındadır, bildiri sunabilecek meslektaşımız ise on binde bir olabilir diye tahmin ediyorum.

Türkiye’de kitlesel bir yabancı dil eğitiminin olmadığından her fırsatta bahsediyoruz. Bu gerçek, İngilizce öğrenmek zorunda olan tıp profesyonellerinin üzerinde ciddi bir yük oluştursa da, zorunluluk gereği bu yükü taşımak ve ingilizceyi öğrenmek mecburiyetindeyiz.

Yabancı bir dilin bileşenleri kabaca gramer, genel ve özel kategorilerde kelime bilgisi, dilin konuşulduğu toplum içerisindeki şivesi ve farklı varyasyonları, ve dilin her alanına yansıyan konuşulan kültürün temel özellikleridir. Gramer ve kelime bilgisi, dil bir vücut olarak düşünülürse, iskelet yapısıdır. Dilin şivesi ve farklı varyasyonları kaslarıdır, konuşulan toplumun sahip olduğu kültürel özellikler ise bu kas iskelet sistemini ahenkle ve rahatsızlık oluşturmadan hareket ettiren merkezi sinir sistemidir.

Her yabancı dil gibi İngilizcenin de, yine kabaca okuma, yazma, dinleme, ve konuşma kısımları bulunur ve her biri için ayrı pratik kuralları gerekir. Konuşma en zor bileşen olarak aynı zamanda iletişim için en önemlisidir, fakat Türk tıp profesyonelleri için en elzem olan kısım okuma ve sonra dinleme kısımlarıdır (eğer akademik kariyer düşünülüyorsa yazma ve konuşma İngilizceleri de zorunludur bu arada).

İngilizce gramer ve kelime, Türkçe gramerden yada kelimeden daha zor yada daha kolay değildir; farklıdır. Her farklı kavramı öğrenmek başta zordur fakat disiplinli bir pratik ile, zorluk derecesi biraz da kişinin dil öğrenme yeteneğine göre değişmekle beraber, İngilizce gramer ve dil öğrenilebilir. Ne kadar süre gerektiği konusundaki cevap oldukça subjektif olacaktır; fakat İngilizce gramer ve Tıbbi ingilizcede okuduğunu anlayabilecek seviyeye ciddi bir çalışma ile bir yıl içerisinde kesinlikle gelinecektir (not: ciddi, disiplinli bir pratik ile). Dinleme ingilizcesi için belli bir zaman gerekecektir; çünkü işittiğimiz cümlelerin aksanı, seçilen kelimeler konuşan kişinin kültürel özelliklerine göre farklılık gösterecektir ve bu farklılıkları anlayacak seviyeye gelmek zaman ister.

Yukarıda bir hiyerarşik düzenden bahsediyoruz, öyleyse tıp profesyonelleri de İngilizce dilini basamak basamak öğrenmenin, her şeyi bir anda öğrenmeye çalışmaktan daha kolay olduğunu anlayacaktır. İngilizce dilinde gerekli alt yapısı olmayan bir meslektaşımız, okuma ingilizcesini geliştirmeden dilini geliştiremez.

İngilizcenin nasıl öğrenilebileceği konusunu maddeler halinde önem sırasına göre sıralayarak farkındalık oluşturmaya çalışayım.

1- Eğer gerçekten İngilizceyi öğrenmek istiyorsanız, öğrenmeniz gereken yığınla fakülte dersi yada akademik okuma yanında İngilizce de öğrenmek zorundasınız demektir. Bu az uyumayı da beraberinde getirecektir. Göz altlarında torba oluşmadan İngilizce öğrenemezsiniz.

2- Sevmeden İngilizce öğrenmek çok kolay değildir; çünkü sevmemek İngilizceye çalışmayı zorlaştırır.

3- Gramer öğrenmek hem kolay, hem de zordur; çünkü çok çabuk öğrenilebilse de tekrar edilmediği taktirde hemen unutulur. Belli bir seviyeye gelinceye kadar gramer kuralları ve belli kalıplar her gece yatmadan önce tekrar edilmelidir (lise ingilizce öğretmeni gibi konuştuğumun farkındayım fakat başka türlü dil öğrenilmiyor). Piyasada çok rahat bulunabilecek gramer kitaplarından bir tane satın alıp her gün bu kitabın belli bir kısmı çalışılabilir. İmkanı olanlar eğer bu aşamadalarsa kursa gitmeliler.

4- Kelime dağarcığında, ciddi bir eksiği bulunanların temel İngilizce kelimelerini öğrenmeleri gerekiyor. Fakat belli bir temeli olan arkadaşlarımız bu kısmı atlayıp beşinci maddeye geçmeliler. Temel İngilizce gramer kitapları ciddi seviyede İngilizce kelime de içermekte, haliyle gramer kitabını anlamaya çalışarak ingilizce kelime öğrenimi yapabilirsiniz.

Her gun 10 kelime öğrenmek, her gün bir önceki gün öğrenilen kelimeyi tekrar etmek, her hafta bir önceki haftanın kelimelerini hatırlamaya çalışmak, belli aralıklarla tüm kelimelerin üzerinden geçmek kelime haznesini ciddi bir şekilde artıracaktır.

5- İngilizce profesyonelleri için asıl okuma, bir kaynak kitabı eline alarak sözlük eşliğinde okumaya çırpınarak başlar.

Benim icin kolay ingilizce kaynaklarının başında Robbins Patoloji geliyor. Oldukça akıcı olan bu kitap, başta son derece zor gelse de bir süre sonra sıkılmadan rahatlıkla okunabilen, fazla ağdalı cümle içermeyen sade bir kitap. Hergün, belki normalde çalıştığınız konu ile paralel herhangi bir konuyu seçerek, birkaç yaprak çevirmeye çalışın. İlk başta her 3 harfte bir sözlüğe ihtiyaç duyacaksınız; sıkılmadan (ve uyuyakalmadan) çalışmaya gayret edin. Bir süre sonra geldiğiniz seviyeye siz bile inanamayacaksınız.

Değerli arkadaşlar,

İnglizce öğrenmek konusunda tek başınasınız ve ister ABDde tıp kariyeri isteyin, ister istemeyin, eninde sonunda bu dili öğrenmek zorunda olduğunuzu hissedeceksiniz. Özellikle tıp fakültesinin ilk yıllarında (aslında tıp fakültesi bir hekimin hayatındaki en rahat yıllardır) İngilizce öğrenmek konusundaki en ciddi fırsata sahipsiniz. Bu fırsatı tepmemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

Okuma ingilizcesi konusunda tavsiyesi olan arkadaşlarımız yorumlarıyla lütfen katkıda bulunsun. Bu konuya daha sonra kaldığımız yerden devam edeceğim.

 

Dr.Mahmut Akgül

Şub 232017
 

 

Yurtdışında eğitim fırsatlarını araştıran ve bunlardan faydalanmak isteyen pek çok yüksek eğitim sahibi arkadaşımız, herkesin aşina olduğu ve problem olarak gördüğü ‘beyin göçü’ konusunda bir ikilem yaşar. Kişilerin gerekçelerine bakılmaksızın, yurtdışında eğitim ve/veya kariyer hedeflerken, kimi zaman çevremizden gelen şiddetli bir amplifikasyonla beraber, yurtdışında geçirilen zamanın ‘vatana ve millete yeterince hizmet etmek anlamına gelmediği’ algısına/hissine kapılırız, yada bu konuda zan altında bırakılırız.

Türkiye’de ateşini hiç kaybetmeyen ‘beyin göçü’ sorunu, genellikle partizan mücadelelerin gayet işe yarar bir aygıtı olarak sıklıkla dile getirilmektedir; fakat amaç herhangi bir konu hakkında berrak ve ayrıntılı bir bilgi almak olmadığı için, yurtdışında eğitime niyetlenen öğrenciler bile bazen bu ateşli tartışmalara hedef olabilmekte, zaman zaman vatandaşların sizin için ödediği vergiler yada vatanseverliğin temel prensipleri sizlere yeri geldiğinde hatırlatılabilmektedir. Yurtdışındaki kariyeri sayesinde ülkemize nobel kazandıran bir kimseyi duyduğumuzda, yada ünlü bir araştırma merkezinin Türk direktörü hakkında haber okuduğumuzda, kimsenin aklına bu vergiler gelmez.

Sizlerle yaptığımız konferanslarda, söyleşilerde, yazılan yazılarda zaman zaman belirttiğimiz üzere; kariyer tercihi aslında tamamen kişiseldir ve kişinin kendi gelişiminin önemli bir parçasını oluşturur. Bir kişi eğer isterse sadece daha iyi maddi kazanca sahip olmak için, sadece yaşadığı koşullardan hoşlanmadığı için, sadece daha iyi araştırma/eğitim imkanlarına kavuşmak için, yada sadece vatanına daha iyi hizmet verebilmek için yurtdışı tercihini kullanabilir. Bu tercihlerin birinin diğerine tercihi vatan hainliği değildir; aslında herkesin zannettiğinin aksine beyin göçü de değildir. Gelin birkaç maddede beyin göçü argümanının aslında çok da geçerli olmadığını masaya yatıralım:

1- Kariyer tercihi bireysel bir tercihtir. Elbette yakınlarınızla bu konuyu tartışacak ve irdeleyeceksiniz; ama başka kimseyi ikna etmek zorunda değilsiniz.

2- Kişinin amacı vatanına/milletine hizmet etmekse, bunun için yurt içinde kalması gerekmez.

3- Yurtdışında başarılı bir şekilde çalışan Türk vatandaşları, dünyaya Türkiye’yi tanıtan ilk hat özelliğine sahiptirler. Uluslararası reklam tanıtımlarına vergilerinden milyonlar harcanan Türk milleti, kendini geliştirip üstüne bedava memleket reklamı yapanları sakıncalı görmemelidir.

4- ‘Gidip de yabancılara mı hizmet edeceksin?’ söylemi kişinin farkında olmadığı bir ırkçılık ve zenofobi düzeyine sahiptir ve vatana ve millete faydalı olduğu söylenemez. Aynı kişilerin Türkiyede okuyan yabancı öğrencilere de benzer bir karşıtlık içerisinde olduğunu görebilirsiniz

5- Türkiye’nin pek çok branşta eğitim ve kariyer koşulları ortalamanın üstündedir (o yüzden binlerce yabancı öğrenci ve profesyonele ev sahipliği yapıyoruz); ancak belli başlı noktalarda Türk eğitiminin sıkıntılı yanları yurtdışında eğitim/kariyer yapılarak giderilebilir.

6- Türkiye’nin beyin göçünden ziyade çekinmesi gereken konu ‘gönül göçü’dür.

Değerli arkadaşlar,

Tıp fakültesi öğrencileri ve tıp profesyonelleri olarak; genel geçer ve ana akım konu başlıklarını ezberleyerek hayatımıza klişelerle yön veremeyiz. Bu algı arresti, ders çalışmamızdan önemli hayat tercihlerine kadar her alanda hatalı hamleler yapmamıza neden oluyor. Tüm tıp fakültesi öğrencileri ve yüksek eğitim sahibi Türk vatandaşları, en azından bir alternatif olarak yurtdışı eğitim/kariyer imkanlarını herhangi bir iç gerginliğe sahip olmadan düşünmek mecburiyetindedir.

Dr Mahmut Akgül

Şub 132017
 

19 Şubat 2017 tarihinde Dr Ulaş Mehmet Çamsarı ve Dr Mahmut Akgül,  USMER Youtube kanalından canlı olarak yeniden sizlerle biraraya geliyor. Türkiye saati ile 20.00’de gerçekleşecek bu etkinliğe ABD’de Tıpta Uzmanlık ile merak ettikleri olan tüm arkadaşları ve meslektaşları davet ediyoruz.  USMER Twitter hesabından ve usmer.org ana sayfasindan gelişmeleri takip edebilirsiniz. (http://twitter.com/usmer_ )
| Usmle Strateji Merkezi

Oca 272017
 

29 Ocak 2017 tarihinde USMER, iki ismi biraraya getiriyor. Dr Ulaş Mehmet Çamsarı ve Dr Mahmut Akgül, USMER Youtube kanalından canlı olarak bir sohbet gerçekleştirecek ve sorularınızı yanıtlayacaklar. Türkiye saati ile 20.00’de gerçekleşecek bu etkinliğe ABD’de Tıpta Uzmanlık ile merak ettikleri olan tüm arkadaşları ve meslektaşları davet ediyoruz. USMER Twitter hesabından ve usmer.org ana sayfasindan gelişmeleri takip edebilirsiniz. (http://twitter.com/usmer_ )
| Usmle Strateji Merkezi